Milli Eğitim Bakanlığı ve devlet üniversitelerinde imzalanan mutabakat metinlerine göre 2025 yılı sendika üye sayıları belli oldu. Türk Eğitim Sen 5402 üye kaybederek 249.447 üye sayısına düştü. Eğitim-Sen'de 983 üye kaybına uğrayarak 83.232 üye sayısına düştü. TES VE Eğitim Sen'de yaşanan üye kayıplarını değerlendiren Eğitimci Yazar Tanıl Karakuş ''Bu iki sendikanın Türkiye’de eğitime ve eğitimcilere verebileceği hiçbir şey kalmamıştır. Ya kendilerini güncelleyip öncelikle prangalarından kurtulacaklar sonra da seçimlerini seçim gibi yapıp sendikalarını ehil ellere teslim edecekler. Bu konuda Eğitim Bir Sen’in seçim yönetmeliğini tavsiye ederim. Başından sonuna objektif kurallarla işleyen bir sendika seçimi, her şeyden önce sendikaya yeniden bir kimlik kazandıracaktır.'' dedi.
KARAKUŞ yazısında şu ifadelere yer verdi:
Türk Eğitim Sen ve Eğitim Sen bu yılı üye kaybederek yani küçülerek tamamladı. Bu iki sendika neden üye kaybettiğini elbette yetkili kurullarında masaya yatıracaktır. Ancak kurumların kendi kendini değerlendirmelerinin çok verimli olmayacağını düşünerek yardımcı olalım dedik ve dışarıdan bir göz olarak kendileri için değerlendirdik.
Eğitim Sen için ilk bakışta şunlar söylenebilir: Kendini yenileyemeyen bir sendikadır Eğitim Sen. Belli söylemleri var ve her fırsatta ezberlenmiş 23 Nisan şiirleri gibi bunları bir çırpıda, baş dik, göğüs ileride ve yüksek bir motivasyonla okuyorlar. “Laik, bilimsel, eşitlikçi, piyasalaştırılmamış, cinsiyet eşitliğine ve çocuk işçiliğine duyarlı vs. vs.
Dünya yıkılsa kendilerini güncelleyip de farklı iki cümle kuracak mecalleri yok. Yönetim sürekli değişiyor. Genel başkanlarının ismini üyelerinin büyük bir kısmı bile bilmiyordur. Kaderi bir terör örgütünün kaderine bağlanmış, sapkınlıkları savunan bir sendikayı değerlendirmeye çok da gerek yoktur diye düşünüyorum. Toplumdan koparsanız marjinalleşir ve bir gün yok olursunuz.
Türk Eğitim Sen’e gelince, bugünkü düşüşün izlerini öncelikle seçim dönemlerinde aramak gerekir. Memur sendikacılığının yüzkarası şiddet görüntülerinin ardından bir partinin “yan kol” açıklamasını yine aynı partinin 13. Katından idare edilen sendika açıklaması takip etmiştir. Sendika olduğunu iddia eden bir örgütsel yapıda seçimler işlevsiz hale gelmişse çözülme kaçınılmaz olacaktır.
Bakanlığı, özellikle Eğitim Bir Sen’i ima ederek çok ağır “çete, paralel yapı, çatır çatır kul hakkı yeme..” gibi ithamlarla suçlayan Türk Eğitim Sen’in aslında yapması gereken ilk iş kendi sicilini temizlemek olmalıydı. Seçimle değil darbe ile göreve gelenlerin, kendi açıklarını kapatmak için böyle davranmaktan başka çareleri de yoktu.
Liyakatli bir TES başkanı, eline geçirdiği tarihi fırsatı kullanabilir ve büyürdü. Nedir o tarihi fırsat derseniz, bugün bu sendika muhalefet dili kullanır ancak iktidar nimetlerinden yararlanır. Tarihte hiçbir sendikaya nasip olmamış avantajlı bir pozisyonda bile üye kaybederek küçülen bir sendika ise uzatmaları oynuyor demektir.
Bu iki sendikanın Türkiye’de eğitime ve eğitimcilere verebileceği hiçbir şey kalmamıştır. Ya kendilerini güncelleyip öncelikle prangalarından kurtulacaklar sonra da seçimlerini seçim gibi yapıp sendikalarını ehil ellere teslim edecekler. Bu konuda Eğitim Bir Sen’in seçim yönetmeliğini tavsiye ederim. Başından sonuna objektif kurallarla işleyen bir sendika seçimi, her şeyden önce sendikaya yeniden bir kimlik kazandıracaktır.
Her iki sendikanın da eğitimcilerle barışma ve kucaklaşması gerekiyor. Yetkili oldukları döneme dair yaşanan umutsuzluk ve kayıp yılları helalleşme ile yeniden umutların yeşerdiği bir ortama kavuşturabilirler mi bilinmez, öncelikle bu adımı atmaları gerekir.
Anlayacağınız güncellemeye ihtiyaç var. Söylemden duruşa, seçim sisteminden özgün bir işleyişe. Yoksa koltuklar tehlikede. Daha darbe dönemlerinde neler yaptıklarını, hangi yasakları savunduklarını, bürolarında kimleri ağırladıklarını yazmadık bile.
A. Tanıl KARAKUŞ
Eğitimci Yazar