Edirne, Tokat, Manisa, Bolu, Artvin ve Zonguldak illerinin merkezlerinde yahut ilçelerinde öğretmen / idareci olarak çalıştım.
İnternet çağındayız. Haberleşme, bilgi aktarma çok kolaylaştı. Bu noktadan hareketle 930 ilçedeki milli eğitim müdürlüklerinin işlevsiz, faydasız, ölü kurum haline geldiğini görüyorum.
Millî Eğitim Bakanlığı 57 bin okula 1 saniye içinde her türlü yazıyı, raporu, talebi iletebiliyor. Okullar ile MEB arasına ilçe ve il milli eğitim müdürlüklerini sokmanın ülkeye bir faydası yoktur.
Minicik ilçelerde bile müdür, müdür yardımcıları, şube müdürleri, şefler, memurlar, hizmetliler hiçbir şey üretmeden maaş alıyorlar. Kaba bir hesapla 930 ilçede 30 bin kadar kişi ayda 60 milyon dolar, yolda 750 milyon dolar (yaklaşık 30 milyar TL) boşu boşuna ödeniyor.
4 yıldır Ankara’daki bir lisede çalışıyorum. Başkentte hem il merkezinden sorumlu eğitim müdürlüğü var hem de ilçelerde müdürlükler var. İlçelerin birimlerinin zerre bir katkısını, üretimini göremedim.
Yapay zekâ, robotlaşma, uzaktan eğitim olanakları, video siteleri sayesinde sözel nitelikli dersler için okula gitmeye gerek kalmadı. İnsanlar fabrikada, atölyede, ofiste ya da evde çalışırken felsefe, tarih, coğrafya, Türkçe, İngilizce, matematik, biyoloji, kimya, fizik, din vb. gibi dersleri almak için sınıfta oturmak zaman israfından başka bir şey değildir.
İsviçre’de bile zorunlu eğitim 9 yılken biz hala 12 yılda direniyoruz. 6 yaşında sınıfa sokulup 18-19 yaşında iş yaşamına salınan bir gencin meslek öğrenmesi, çalışmaya adapte olması çok güçtür.
Ali Özdemir
Eğitimci-Yazar-Yayıncı
Kaynak: imzagazetesi.com