İmam Hatip ve Diğer Okulların Dindar İdarecileri…

İmam Hatip ve Diğer Okulların Dindar İdarecileri…

İdarecilerin hemen hemen hepsi artık milletin benimsediği ve millet ile aynı düşüncede olan bireylerden oluşuyor.

Millete rağmen koltuğunda oturan ceberrut, kibirli CHP ve faşist zihniyette idareciler ya kalmadı ya da kabuğuna çekildi.

Milletin var ve yok olma mücadelesi verdiği bu günlerin, gelecek nesillerin başına gelmemesi bize emanet edilen öğrencilerin kendine güvenli, dinini en güzel şekilde bilen/yaşayan/savunan bireylerin yetişmesine bağlı.

Bu konuda İmam Hatip okulları meslek dersi öğretmenleri ile diğer okullarda bulunan Din Kültürü Ahlak Bilgisi Dersi öğretmenlerinin büyük bir özveri göstermesi gerekiyor.

Kim ne yaparsa yapsın!

İmam Hatip okulu idarecisi, meslek dersi öğretmeni ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerinin mesleklerini icra ederken sabır taşı olması zorunlu.

Dini icra ve anlatım makamında olanların felsefesinde “-ma, -me” ekiyle başlayan yasakçı cümleler olmayıp tevazu içinde Peygamberi bir şekilde öğüt verme ve hatırlatma dışında bir davranış içine girmemelidir.

Dini eğitim veren idareci ve öğretmen, öğrencisini kendi çocuğundan daha çok sevip sahiplenmelidir. Öğrencinin hata, sorumsuzluk ve haylazlığını sabır ve anlayış içinde geçiştirebilen öğretmen o öğrencinin tüm gönlünü fetheder.

O an öğrenci bu yüksek sabır ve anlayışı öğretmene yansıtmasa da ileri dönemlerde kendisine yapılan bu sabır ve anlayışın karşılığını doğru davranışlarla bir şekilde izale etmeye, kendine sabır ve anlayış gösteren öğretmene diyet ödemeye mecbur hisseder.

İdareci ve öğretmen bir insanın bir ağaç yetiştirmek gibi zor olduğunu bilmelidir. Diktiği ağacın meyvesini göremeyip yetiştirdiği ağacın meyvesini kendinden başkalarının yiyeceğini şuur ederek gerekli bakım işlerini aksatmamalıdır.

Unutmamalıdır ki her ne kadar kendisi yetiştirdiği ağacın meyvesini yiyemiyorsa da kendisi de başkalarının yetiştirdiği meyveleri yemektedir.

İmam Hatip okulu veya dindar olan başka okul idarecileri asık surattan olabildiğince kaçınmalıdır. Öğrencinin hafızasında kötü imaj uyandıracak her tür davranıştan uzak durmalıdır. Bağırmak, utandırmak, dayak ve sair her tür olumsuz davranış, Müslümanların kalbine hançer saplamaktan başka bir şey değildir.

Bağıran, çağıran, yasaklar koyan, dayak atan, öğrenciyi utandıran, öğrencinin isteğini mantıksız bir şekilde geri çeviren, basit idari işleri dahi yüz vermeme adına yapmayan idarecinin bu hali, kendine olan güvensizliği, beceriksizliği, duygusuzluğu, varoşlardan gelme ezikliği ve düşüncesizliği kamufle etme çabasından başka bir şey değildir.

İmam Hatip idarecisi ve dindar başka okul idarecileri yapılabilecek bürokratik her ne varsa öğrenci ve velinin isteği doğrultusunda gerekli kolaylığı yapmalı ve eğer mümkünatı yoksa güzelce ikna etmelidir. Eğer veli ve öğrenci ikna olmuyorsa orta yolunu bulup “Bir defaya mahsus bu değişikliği senin/sizin hatırınız için yapıyorum ama bunun karşılığını okula uyum ve başarı olarak almak isterim” deyip risk de olsa alıp yapmalıdır.

Yazının Devamı İçin TIKLAYIN

Seyit Mehmet Deniz / MİLAT